SAHİPSİZ YEŞİLLİK

Gürhan CANDAN [1]

Anadolu, misafirlerine zor coğrafyasıyla hep çetin bir yaşam sunmuştur. Yine de tarihsel süreçte insanların vazgeçilmezi olmuş, çok sayıda medeniyeti ağırlamıştır. Bu zorlu coğrafyanın pek ziyaret edilmeyen, pek tanınmayan, her yere uzak, cana yakın köşelerinden biri de Hakkari ya da bir zamanlar söylendiği gibi Çölemerik yani “sahipsiz yeşillik”tir. Hakkari’yi anlatmanın en iyi yolu havasını teneffüs etmek, zorluklarını yaşamak ve buranın hamuruyla yoğrulmaktır. Ama anlamak için biraz oralı, aslında Anadolulu olmak yeterlidir.

Dağların bağrındaki sahipsiz yeşilliğe rağmen Hakkari çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Sümerler, Asurlular, Babilliler, Medler, kısmen Makedonyalılar (Büyük İskender), Bizanslılar, Selçuklular, Karakoyunlular, Timur İmparatorluğu bunlardan bazılarıdır. Bunların dışında çok sayıda kültürel birikime de ev sahipliği yapmıştır.

Yukarıda da belirtildiği gibi adı Çölemerik olan Hakkari’ye Süryaniler “Gülarmak”, Ermeniler “İlmar” demiştir. Hakkari bölgesinin ilk merkezi İmadiye (Duhok’un ilçesi) olarak da bilinen Aşeb Kalesi’dir. Daha sonra ise Culemerg, bölgenin merkezi olmuştur. Hakkari ismi geniş bir bölge için, Culemerg ise bu bölgenin merkezi olan şimdiki Hakkari kent merkezi için kullanılmıştır. Hakkari sözcüğü etimolojik olarak “her” ve “kari” kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. “Her”, hep anlamında “Kari” ise e-bilmek, gücü yetmek anlamına gelen “karin” fiili kökünden gelmiş olup, edebilenler ve güçlü manasına gelmektedir. Cu-le-merg kelimesi de Cu (su kanalı, ark), le (de-da bağlacı) ve merg (çayır, mera) sözcüklerinden oluşmuştur. Kelime anlamı, su arklarının dolandığı mera anlamına gelmektedir
(www.hakkari.ktb.gov.tr).

Türkiye’nin güneydoğu ucunda yer alan Hakkari, hem İranla hem de Irakla komşudur. Başlıca sınır kapıları Esendere (İran), Üzümlü (Irak), Umurlu (Irak)’dur. Bunlardan Umurlu Sınır Kapısı’nın Türkiye tarafı hazır olmakla birlikte Irak tarafındaki hazırlıklar bitmediğinden sınır kapısı henüz faal değildir. Üzümlü Sınır Kapısı Çukurca ilçesine bağlı olup Hakkari kent merkezine yaklaşık 70 km mesafededir. Esendere Sınır Kapısı ise Hakkari merkeze yaklaşık 110 km uzaklıktadır. Ancak Hakkari’nin en büyük ilçesi olan Yüksekova’ya daha yakın olduğu da belirtilmelidir. Yüksekova– Esendere Sınır Kapısı arası yaklaşık 41 km’dir. Bu yolun yarısında 2100 rakımlı Dilezi (Delezi) Geçidi aşılmaktadır. Esendere Sınır Kapısı İran’ın Urumiye, Tebriz ve Tahran şehirlerine olan ulaşımda önemli bir yere sahiptir. Ayrıca, 2015 yılından bu yana hizmet veren Selahaddin Eyyubi Havaalanı Yüksekova’da bulunmaktadır. Havaalanı, uzun yıllardır sarp coğrafyası nedeniyle en büyük sorunlarından biri olan ulaşıma bir nebze çare olmuştur.

Görsel 1: Türkiye’nin güneydoğu ucu olan Hakkari, İran ve Irak’a komşudur.

Alp – Himalaya Dağ Kuşağı üzerinde bulunan ve il yüzölçümünün yaklaşık %87sini dağların oluşturduğu Hakkari’nin hemen hemen her özelliğine bu engebeli ve zorlu coğrafya etki etmiştir. 

Fotoğraf 1: Sarp Hakkari coğrafyasından bir fotoğraf: Cilo Dağları

Fotoğraf 2: 3200 metre yüksekliğe sahip, çanağı buzul aşındırması sonucu oluşmuş Sat Gölü’nden görünüm

Türkiye topraklarının en yüksek silsileleri arasında yer alan Cilo Dağları geçit vermez gövdesiyle her daim kendini hatırlatmaktadır. Cilo’nun en yüksek kütleleri ise; Reşko (Uludoruk) (4168 m) ve SuppaDurek (4116 m) tepeleridir. Sat Dağları da bilinen en önemli dağ kütlelerinden bir diğeridir. Bu silsileler üzerinde çok sayıda buzul gölü bulunmaktadır. Türkiye coğrafyasına adını kazıyan Prof. Dr. Sırrı ERİNÇ ve Prof. Dr. Reşat İZBIRAK, bu dağlarda, isimlerinin verildiği buzullar ile birlikte ölümsüzleşmiştir.

Fotoğraf 3: Cilo Dağları

Fotoğraf 4: İzbırak ya da diğer isimleriyle Reşko/ Uludoruk Buzulu

Fotoğraf 5: Görkemli Sat Dağları 

Denizden ve denizellikten uzak olan, sert karasal iklimin hüküm sürdüğü topraklar bu fiziki koşullar nedeniyle tarıma elverişli sayılmaz. Ancak bu durum Hakkari’nin bitki türleri bakımından fakir olduğu düşüncesini akla getirmemelidir. Zengin bir flora ve faunaya sahip olan yörede hakim bitki örtüsü otsu topluluklarıdır. Geven, yavşan otu, çoban yastığı, deve dikeni, keçi kulağı, yonca, korunga, kuzu dili, en yaygın ot formasyonları arasında yer almaktadır. Ağaç türlerinden ise meşe, dişbudak, huş, söğüt, kavak ve ardıç görülmekle birlikte insan etkisiyle bir hayli tahrip edilmiştir. 1800-2000 metre yüksekliğe kadar çıkan, orman örtüsünün yerini bu yükseltiden sonra çayır örtüleri almaktadır. Tarım faaliyetlerinin iklim ve yer şekilleri etkisi ile sınırlı olması ve çayır örtüsünün varlığı hayvancılığın ön plana çıkmasına neden olmuştur.

Fotoğraf 6: Hayvancılık önemli ekonomik faaliyetler arasındadır.

Bitki örtüsünden bahsederken endemik bir tür olan “ters lale”den bahsetmemek olmaz. Ters lale yöre insanı tarafından “ağlayan lale” olarak da bilinmektedir. Bu tür, günümüzde koruma altına alınmıştır.

Fotoğraf 7: Hakkari topraklarının kıymetlisi, ters lale

Hakkari ile özdeşleşen tek unsur ters lale değildir. Kendine özgü gelenekleri, yemekleri ve davranış biçimleri de vardır. Bunların şekillenmesine hem coğrafi koşullar hem de farklı medeniyetlerle etkileşim neden olmuştur. Örneğin; sofralarında hayvansal ürünlerin yaygın olması hayvancılık faaliyetlerinin yaygınlığıyla yani doğrudan coğrafya ile açıklanır.

Hayvansal ürünlerin eksik olmadığı Hakkari mutfağında tirşik, niskin, av pivazk, dewin, dewinbabigiyaa adındaki yöresel çorbaların içinde et suyu, yoğurt, tereyağı eksik olmazken, kebaba bacanreşkan (patlıcan kebabı), kotilkenheşandi, qiris, doleme (kabaklı köfte), goşteberxa (kuzu kebabı), kebaba Hekkariye (Hakkari sarması), qeyleselk (sac kavurma), qewirmadizale (kiremitte kavurma), kiftenpitata, başlıca köfte ve kebaplar olup temel maddesi et ve kıymadır. Ayrıca şorbagoşti (etli haşlama), kepaye (mumbar dolması), kotilkdewk (ayranlı köfte), keledoş, tirşkairage (ekşili köfte), tirşkaçeliye, doxeba diğer önemli et yemekleridir. Yukarıda sayılan et yemekleri, kebap ve çorbaların neredeyse tamamı yöredeki yabani otlarla lezzetlendirilmiştir. Bu otlardan başlı başına sebze yemekleri de yapılmaktadır. Yöre mutfağında hayvansal ürünler ve yabani otların dışında üçüncü ana unsur olarak tahıllar yer almaktadır.

Fotoğraf 8: Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi Hakkâri insanı da kendi ekmeğini kendi üretmektedir. 

Yukarı Mezopotamya’nın bu sarp coğrafyasının kendine özgü kültürel motiflerinden biri de giysileri ve dokumalarıdır. Kadınlarda da erkeklerde de genelde alt ve üst takımlardan oluşan bir kombinasyon olup, çok renklilik bu giysilerin en çarpıcı özelliklerindendir. Yünden dokunan ipliklerin renkleri ise doğal çevreden elde edilen bitkilerin kök, gövde ve yapraklarından elde edilmiştir. Örneğin: siyah, yeşil cevizin kabuğu ve yaprağından, bordo, runas kökünden, sarı ve mavi, agirat kökünden, katırçiçeğinin sap ve yapraklarından yine sarı ve bazı açık renkler elde edilmektedir (www.hakkari.ktb.gov.tr). Sözü edilen giysiler kırsalda hala popülaritesini korurken kent merkezlerinde özel günler dışında artık çok fazla rağbet görmemektedir. Şel i şepik denilen erkek giysi kombinasyonu şal/şel (pantolon), şepik (gömlek), şutik (kuşak), kerik (kolsuz cepken), sak (tozluk) ve başa bağlanan poşu/puşi den oluşmaktadır. Fistan kiras denilen kadın giysisi kombinasyonu ise fistan (entari), kiras (elbise), kemer, kofi (bir tür başlık) ve kutik denilen kolsuz yelekten oluşmaktadır. Bu giysilerde ipek ve keten gibi farklı malzemeler de kullanılmış olmakla birlikte yünün daha fazla tercih edildiği görülmektedir. Buradan hareketle yine coğrafi şartların ve sosyo ekonomik etmenlerin yaşam koşullarını şekillendirdiği sonucuna varılabilir.

Görsel 2: fistan kiras
Görsel 3: şel u şepik

Fotoğraf 9: Hakkari kadınının yöresel giysiler içinde eski tarihlere ait bir fotoğrafı

 Doğal çevre, ne kadar çetin koşullardan oluşuyorsa insan yaşamına olan etkisi ve önemi de o kadar fazla olmaktadır. Bunu Hakkari’de görmek fazlasıyla mümkündür. Öyle ki doğa, Hakkarililerin dokuduğu kilimlere ve inanışlarına kadar işlemiştir. Kilimlerinde kullandıkları motiflerin çoğuna coğrafi unsurlar sirayet etmiş, bu unsurlar inanışları ve gelenekleriyle bütünleşmiştir. Örneğin: akrep motifine kötülüğe karşı koruyucu, Sarya’nın gülüne analık ve doğurganlık, koçboynuzuna güç, kurtağzına yiğitlik ve güven, yılan tarağına kuvvet ve ölümsüzlük, yıldıza, sahip olduğu kol sayısına göre mükemmellik, evlilik, gökkuşağı, su yoluna yeniden doğuş, muhabbet kuşuna mutluluk, pıtrağa nazara karşı koruyucu, keçi izine üretkenlik, kedi kulağına nazara karşı tedbir, kelebeğe özgürlük gibi anlamlar yüklenmiştir(www.hakkari.ktb.gov.tr).

Yörede bazı topluluklar sarp dağlık köylerde yaşamakta ve geçimini hayvancılıkla sağlamakta iken bazı topluluklar vadi tabanlarını ve ovaları mesken tutup tarım ile geçinmektedir. Bazıları kendi içine kapanık bir yaşam tarzını benimsemişken bazıları daha aktif sosyal ilişkiler kurmuştur. Ancak 1950’ler den sonra Hakkari’nin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısında belirgin değişiklikler yaşanmaya başlanmıştır. Teknolojik gelişim, tarım arazilerinin parçalı ve verimsiz olması, uygulanan bazı politikalar değişimin başlamasına temel oluşturmuştur. Gerek yukarıda anlatılanlar gerekse 1990’lı yıllarda tırmanan çatışma ve şiddet olayları, kırdan kente göç hareketlerinin artmasına yol açmıştır. Gerek çevre ilçelerden gerekse merkeze bağlı köylerden Hakkari kent merkezine ve farklı kentlere yoğun göçler yaşanmış, buna bağlı olarak kırsal nüfusta azalma meydana gelmiş, zaten az olan tarımsal üretim daha da düşmüştür. Endüstriyel faaliyetlerin neredeyse hiç bulunmadığı ilde, insani gelişmişlik endeksi değerleri dibe vurmuş, kişi başına düşen gelirin düşüklüğü birçok olumsuzluğa yol açtığı gibi eğitim konusunda da fırsat eşitliğini ortadan kaldırmıştır. Ekonomik nedenler yüzünden eğitimini tamamlayamayan çocuk ve gençler ülkenin ‘öteki’ yüzü haline gelmiştir. Sözü edilen olumsuzluk yalnızca Hakkari’de yaşanmamakla birlikte coğrafi şartlar olumlu adımlar atılmasında direnç oluşturmaktadır.

Türkiye genelinde nüfusun her sayımda arttığı düşünüldüğünde, doğum oranının yüksek olduğu Hakkari’de nüfusun zaman zaman azalması yukarıda sözü edilen olumsuzlukların bir başka göstergesi olarak kabul edilebilir.

Yıllar İtibarıyla Hakkari İl Nüfusu Tablosu

Yıllar

Nüfus (kişi)

Yıllar

Nüfus (kişi)

2000

223.264

2010

251.302

2001

226.676

2011

272.165

2002

229.839

2012

279.982

2003

232.966

2013

273.041

2004

236.234

2014

276.287

2005

239.606

2015

278.775

2006

243.055

2016

267.813

2007

246.469

2017

275.761

2008

258.590

2018

286.470

2009

256.761

2019

280.991

                                                                         (TÜİK, 2019)

Seçilmiş Yıllarda Hakkari İl Nüfusunun Kır ve Kente Göre Dağılımı Tablosu 

Yıl

Toplam Nüfus (kişi)

Kent Nüfusu (kişi – oran)

Kır Nüfusu (kişi – oran)

1965

83937 

14132  (%17)

69805  (%83)

2000

236581

139455  (%59)

97126  (%41)

2014

276287

150000  (%54)

127092  (%46)

2019

280991

165140  (%59)

115851  (%41)

                                                                                      (Hakkari İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü)

TÜİK 2019 yılı verilerine göre Hakkari il nüfusunun ilçelere göre dağılımı ise;

Yüksekova: 118915

Merkez: 78672

Şemdinli: 43886

Derecik: 23377

Çukurca: 16141 şeklindedir.

Sonuç olarak, Hakkari gibi renkli, kendine özgü gelenekleri ve kültürel dokusu olan bir yerin bu sahip olduğu özellikleri koruması önem taşımaktadır. Ancak göçlerin durması ve refah düzeyinin yükselmesi noktasında Türkiye’deki birçok kentte olduğu gibi sosyo ekonomik sorunların giderilmesi gerekliliği kaçınılmazdır. Yöre, eşsiz fiziki ve beşeri özelliklere sahiptir ve bu özellikler birer turizm potansiyeli olarak harekete geçirilebilir.

Kaynaklar:

Fotoğraflar: Arafat ATA

Google Earth: https://earth.google.com/web/@37.36989229,44.2757193,2893.54221036a,159163.99989646d,35y,0h,0t,0r

Hakkari İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü:

https://hakkari.ktb.gov.tr/TR-159074/yeryuzu-sekilleri.html

https://hakkari.ktb.gov.tr/TR-160244/hakkari-ilinde-nufus.html

KİZİROĞLU, A . “Türkiye’nin Nüfus Değişimine Göre İl Bazında Kentleşmesine Bir Bakış (1965-2014)”. Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi 9 (2017): 153-183 https://dergipark.org.tr/tr/pub/ksbd/issue/31387/343464

Türkiye İstatistik Kurumu:

http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1059

http://www.tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist

Wikipedia: https://tr.wikipedia.org/wiki/Uludoruk_Buzulu

 

[1] Uğur Okulları Coğrafya Bölümü Ege Bölge Sorumlusu

  Coğrafya Eğitimi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi